beyinist.com

ENKAZ

                   
Birini ilk gördüğünüz an içinizde beliren o sıcacık hislerin, sonrasında aynı hislerle devam eden o sıcacık yaşantı ve aynı heyecanla kurulan hayallerin tepetaklak olup, küllerinin rüzgarlar tarafından kaçırıldığına şahit oldunuz mu hiç? Eminim oldunuz. İnsan hayatında en az bir kez yaşıyor sanırım bu durumu ya da dumuru.Gelin her birimizinkine benzer bir konuyu konuşalım  birlikte.Aşk ile başlayalım mesela;
Çocukluğumuzdan beri kodlandığımız,sonsuza dek süreceğine hatta sürmesi gerektiğine inandırıldığımız büyük bir aşkın, sevginin ya da bağlılığın arayışında oluyoruz. Peki yanlış mı bunu istemek?
HAYIR.
(Bu kocaman hayır yanına kocaman bir ''ama''istiyor sanki. Öyleyse yapalım.)
Ama yanlış olmaması her zaman doğru olduğu anlamına da gelmiyor. Acı çekiyoruz be kardeşim. Seviyoruz , aşığız, bitiyor, gidiyor ve kabullenilmiyor.İşte böyle böyle acı çekiyoruz. Aşkın kendisine yüklediğimiz o kocaman anlamın acısını çekiyoruz aslında çoğu zaman. İçten içe biliyoruz bize acı çektirenin yine biz olduğunu.Sonrası müthiş bir güven eksikliği. Herkese ve her şeye karşı. Aslında eksilen, kendimize olan güvenin eksikliği. Yitip giden her aşkın sonunda çevreye karşı değil, önce kendimize olan güvenimiz yitip gidiyor.Bu özgüven eksikliğiyle baş edemediğimiz zaman devreye, çevreye güvenememe durumu geliyor.Yayılıyor ve neredeyse tüm hayatımızı kapsar hale geliyor. Biz bizden oluyoruz. Değişiyoruz, dönüşüyoruz ama olumlu yönde değil. Son derece kaygılı, duygularını her zaman her koşulda kontrol etmeye hatta gizlemeye çalışmakla geçiyor zamanımız. Peki ne yapılabilir? Başka türlüsü mümkün müdür?
Düşünelim.
Hayatımızda sevdiğimiz, aşık olduğumuz birinin olmasını ne kadar normal buluyorsak, bu duyguların yitip gidebileceğini de normal bulmak gerekir gibi geliyor bana.'' Ne de olsa bitecek diye ilişkiye mi başlanır?'' dediğinizi duyar gibiyim. Ama öyle bir şey demiyorum inanın. Sadece kendimizi adadığımız tek duygu ya da tek bir durum olunca yıkım da o kadar büyük oluyor diyorum. İnsan biraz bölünmeli. Tek bir duyguya ya da kişiye odaklanıp diğer güzelliklerden kendini esirgememeli diyorum. Ayrıca her duyguyu dibine kadar yaşayıp bitirmeli aynı zamanda. Aşk acısı mı ? Dibine kadar yaşayalım.Sevda tutulması mı? İliklerimize kadar hissedelim. Fakat içinizdeki güçlü durma arzusuna yenilip de olumsuz olarak değerlendirdiğimiz duyguları ertelemeyin. Ertelenen duyguların içimizde daha da büyüyeceğine,biz bastırmaya çalıştıkça sinsi bir hastalık gibi birden ortaya çıkabileceğine hemfikir olalım artık. Fakat yaşamak tam olarak böyle bir şey. Çoğu zaman başkalarına verdiğimiz o muhteşem akılların, inanılmaz taktiklerin, yönlendirici sözcüklerin ve iyi gelen tüm tavsiyelerin dönüp dolaşıp bizim de ihtiyaç duyacağımız hale gelmesi. 
Unutmamak lazım. Hayatta bir şeylerin enkazını en az bir dönem yaşayacağız. Bu aşk da olabilir başka şeyler de. Fakat önemli olan bu enkazdan nasıl çıkacağımız. Hatta daha da önemlisi bu enkazdan çıkmak isteyecek miyiz?

Yorumlar

Eposta adresiniz yayımlanmayacaktır,Gerekli alanlar işaretlenmiştir*.

Beyinist

Merhabalar,
Uzun zamandır kendimce bir şeyler yazıp, kenarda bırakıyordum. Kelimelere dökecek o kadar çok şey oluyor ki insanın hayatında. Gözlemlediklerimiz, hissettiklerimiz, özümsediklerimiz ve reddettiklerimiz. Kimileri bunları anlatır içini döker rahatlar,kimileri de benim gibi yazar.

Son Postlar
  • 1

    ENKAZ